KANSER HASTALARINA ÇOK ÖNEMLİ TAVSİYELER: VÜCUDUNDA KİST, TÜMÖR, UR, KİTLE, OLAN HASTALARIN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR

ETLER:

Dana ve sığır; Etini, devamlı yemeyiniz. Dana ve sığır etini, Amerika gibi çok tüketen ülkelerde, yapılan araştırmalara göre: kalın bağırsak kanseri, kötü huylu tümör, basur, cilt hastalıkları ve damarların daralması gibi hastalıklar çok görülmüştür. ( Bir insan vücudunda 100 bin km. kılcal damar olduğu tıp tarafında tespit edilmiştir.) Dana ve Sığır etinin zararı baharatla telafi edilir. ( Çömlek veya güveç içerisine et konur, Kekik, kimyon baharat ilave edilir. Ağzı iyice kapatılır, hafif ateşte pişirilir. )

“Sütü şifa, yağı deva, eti marazdır.” Hadisi Şerif.

KOYUN:

Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam, bir yaşındaki koyunun sağ ön kolunu severmiş.

ERKEÇ:

Erkeç, keçinin erkeğinin kısırlaştırılmışıdır, yemekte sakınca yok. Kıymayı erkeçten yaptırabilirsiniz.

BALIK:

Etle aynı besin değerine sahiptir. Daha az yağlıdır. Zayıflamak isteyenler ve şeker hastaları balığın, haşlanmışını ve ızgarasını tercih edebilirler.

TAVUK:

Köy tavuğu yemekte sakınca yoktur. Hazır tavukların hormonlu olma ihtimali çok yüksektir. Dikkat.

KÖMÜR IZGARASI:

Kömür ızgarasında kızartılan etlerden damlayan yağlar, kanser yapıcı maddelere dönüşerek havaya yayılırlar. Izgara etin mis gibi kokusu, aslında kanser yapıcı maddelerle doludur. Ayrıca etin üzerine yapışıp yanan yağlar da, benzer şekilde kansere sebep olur. Bu yüzden ızgarayı, etleri yandan ve üstten ısıtacak şekilde (döner gibi) yada ateşle teması olmayacak şekilde alüminyum folyolara sararak, yağsız tavada ve orta hararette yapmak gerekir.
Yanmış yağ kanserojen maddeye dönüşür.

MERCİMEK:

Vücudunda kist ve tümör bulunan hastaların iyileşinceye kadar mercimek yemesi uygun değildir. Kabızlık için birebirdir. Görme kuvvetini artırır, zekayı geliştirir.

PATLICAN:

Vücudunda kist ve tümör bulunan hastaların iyileşinceye kadar patlıcan yemesi uygun değildir. Karaciğer, böbrekleri kuvvetlendirir. Kolesterolü düşürür, damar tıkanıklığına iyi gelir, çarpıntıyı önler. Gut (eklem ağrıları) romatizma ve mideye iyi gelir. Ayrıca: şeker hastalarına közlemesi ve salatası tavsiye edilir.

SEBZE VE MEYVE:

Her sebze ve meyvenin mevsimine göre yenilmesi daha uygundur. Ayrıca bolca tüketilmesi faydalıdır. (Şeker hastası; şekeri düşürme endeksi düşük olan meyveleri tercih etmelidir.) Bunların doğal olmasına, sebze ve meyveler yetiştirilirken genetik değişiklik yada hormon uygulaması, bilinçsiz ilaçlama yapılmamış olmasına dikkat etmek gerekir. Gelecek bölümlerde daha geniş açıklama var.

NOT – AÇIKLAMA:

Meyveler yemeklerden yarım saat önce veya iki saat sonra yenmelidir. Yemeklerden hemen sonra yenirse, midemizdeki gıdalarla mayalaşarak alkole dönüşmekte ve karaciğere zarar vermektedir.

ÇOBAN SALATASI:

Mevsime göre salata olarak yenilebilecek her türlü sebze yenmelidir. Sebzeler, hormonsuz olmalıdır.
SALATA YEMEĞİ
Aşağıda isimleri liste halinde verilen sebzeler; karıştırılarak çoban salatası yapılır. Limon (sirke de olabilir) ve zeytin yağı ilave edilir. Yemeklerden 30 dakika Önce veya ara öğünlerde yenir.

Bu çoban salatası; 1. Kanser hastalarına 2. Şeker hastalarına 3. Zayıflamak isteyenlere tavsiye edilir.

Şekeri düşürür, tansiyonu ve kolesterolü dengeler.
Kanı çoğaltır, kanı temizler ve damarları açar.
Lifli besinler olduğu için; kanserle savaşır, hazmı kolaylaştırır ve zayıflatır.

DOMATES:

Aç karına suyu içilir. Elde yenir. Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır.

HAVUÇ:

Soymadan iyice yıkanır, elde yendiği gibi; Çoban salatasında da kullanılır. Kızartması, şişmanlatır. Şeker hastalarına tavsiye edilmez.

ISPANAK:

Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır.

LAHANA:

Taze yaprakları elde yenir. Yemeği yapılır. Çoban salatasında kullanılır.

LİMON:

İçilir. Çoban salatasında kullanılır.

MARUL:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

NAR EKŞİSİ:

İçilir. Çoban salatasında kullanılır.

MAYDANOZ:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

PATATES:

Haşlanmışı; elde yenir, Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır. Kızartması şişmanlatır ve şekeri yükseltir.

PATLICAN:

Közlemesi. çoban salatasında kullanılır.

ROKA:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

SALATALIK:

Elde yanir. Çoban salatasında kullanılır.

SEMİZOTU:

Elde yenir. Yemekler de ve çoban salatasında kullanılır.

SİRKE:

İçilir. Çoban salatasında kullanılır.

SİVRİ BİBER:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

SOĞAN:

Çoban salatasında kullanılır. Ayrıca; akşamdan doğranır, suyun içine ıslanır, sabaha kadar bekletilir. Süzülür. Suyu içilir. Soğanı salatada kullanılır. Yemeklerde kullanırken yağda yakmayınız.

TERE:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

TURP:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

YERELMASI:

Elde yenir. Çoban salatasında kullanılır.

YUMURTA:

Haşlanmışı, elde yenir. Çoban salatasında kullanılır. Haşlanmışı tok tutar.

ZEYTİN YAĞI:

Çoban salatasında kullanılır.

YAĞLAR:

Yağlardan hayvanın iç yağları, kolesterol yapan sıvı yağlar, yani damarları tıkayan yağlar hariç, koyunun kuyruk yağı, tereyağı ve zeytinyağı yenmelidir. ( Kuyruk yağı romatizma, siyatik, bel ağrısı eklem kireçlemesi ve menüsküs için tavsiye edilir. )

(Hadisi Şerifte, dağda otlamış üç yaşındaki koyunun kuyruk yağı tavsiye edilmektedir. )

Kuyruk yağı;

Üç yaşında dağda otlamış olanı tercih edilmelidir. Romatizma, siyatik, bel ağrısı, eklem kireçlemesi ve menüsküs için tavsiye edilir.

Tereyağı;

Hadisi Şerifte “yağı devadır” buyuruyor. Mideyi yormaz, kolesterolü artırmaz, damarları tıkamaz.

Zeytinyağı;

Vücudu besler, tok tutar, kolesterolü düşürür, kalp ve damarları korur, safra kesesi ve raşitizm hastalığı için faydalıdır. Karaciğerin temizlenmesine yardımcı olur. Kabızlık için faydalıdır. Böbrekleri temizler ve taşların düşmesine yardımcı olur. “70 derde devadır.”

KEPEKLİ UN VE KEPEKLİ EKMEK

Kepeği alınmamış undan yapılmış ekmek yiyiniz. Peygamberimiz, (a.s.m) unu kepeğiyle ekmek yaptırmış. %30 Kepek % 70 Un olmalıdır.
Kepekli ekmek; bağırsak kanserine yakalanma ihtimalini yüzde 50 oranında azaltıyor. Kepekli ekmek, safra kesesinde taş oluşması ihtimalini de azaltıyor. Çünkü kepek ekmeği; beyaz ekmek, çavdar ekmeği ve mısır ekmeği gibi diğer ekmek türlerinde bulunan bütün vitamin ve mineralleri içerir. Bunun yanında kabızlığı önleyen kepekli ekmek, iştahı keser kilo vermeye yardımcı olur. Kolay hazmedilir.

Kepek ekmeği; metabolizmanın çalışmasını hızlandırdığı için, sindirimle ilgili rahatsızlıklara ve kabızlığa da birebir çözümdür. Bağırsakların çalışmasını sağladığı gibi, bağırsak kanserini ve hemoroit oluşumunu da engeller.

Kepek ekmeği; östrojenin ( kadınlık hormonu ) dolaşımını da azaltır. Bu da kadınlarda, göğüs ve rahim kanserini önleyen bir faktör oluşturur.

Kepekli ekmek; şeker hastalarının ve kilo problemi olan kişilerin rejim listelerinin başında olmalıdır.

Kepek ekmeği; kalp ve dolaşım hastalıklarına iyi gelir. Besin değeri yüksek, ekonomik bir gıdadır.

BULGUR:

Fıtri olarak yetişen buğdaydan yapılırsa, bulgur pilavını, üzüm hoşafı ile bol miktarda yiyiniz. Bulgur pilavı, üzüm hoşaf ile yenirse kan yapar.

PİRİNÇ:

Esmer pirinci evinizden eksik etmeyiniz. Bağırsak rahatsızlıkları için birebirdir. Şekeri düşürür.

BAL:

Soframızdan eksik olmasın, şifalıdır. “İki şifa biri Kur’an, biri bal” Hadisi şerif. Mikropların üremesini önler, beyin hücrelerinin beslenmesinde büyük rolü vardır. Vakitsiz ihtiyarlamaya engel olur. Çiçek balı zayıflamak isteyenlere ve şeker hastalarına tavsiye edilmez. Şeker hastaları ve zayıflamak isteyenler; çam balının ikinci ve üçüncü sağım veya mahsulünü kullanmalıdırlar.

İNCİR VE ZEYTİN:

İncir ve zeytin konusunda ayeti kerime var. (Kuru incir, zeytin yağı içinde 15 – 20 gün, güneşte bekletilerek yenir ve yağından içilirse, sperm sayısını artırır.

İncir; Hamileler ve çocuklar için çok faydalıdır. Az yenirse şekeri yükseltmez, kolit, akciğer ve yorgunluğa iyi gelir. Hazmı kolaylaştırır, kabızlığı giderir.

Zeytin; Zayıflamak isteyenler ve şeker hastaları yiyebilirler. “Zeytin Yağı 70 derde devadır.” Hadisi Şerif.

ÜZÜM:

Beyin için faydalıdır. Hafıza için her gün 21 adet kuru üzüm tavsiye edilmiştir.
Kanı çoğaltır. Kalbi, mideyi ve bağırsakları kuvvetlendirir. Böbreklerin çalışması, beden ve beyin yorgunluğuna iyi gelir. Zindelik, canlılık ve enerji verir.
Zayıflamak isteyenlere ve şeker hastalarına tavsiye edilmez. Şekeri yükseltir. Ölçüyü kaçırmayınız.

KIZARTMALAR:

Yağda kızartma yaparken aşırı kızartılmamalı, vasat olmalı. Yanmış yağ; kanserojen maddeye dönüşür.

YANIK YAĞLAR:

Tekrar tekrar kullanılan yağlar Kanserojen maddeye dönüşüyor. Aşırı yanmamalıdır.

YEMEK PİŞİRME METODU:

Yağlar; yemek yapılırken yanmamalıdır. Çift tabanlı tencere tavsiye edilir. Malzemesi konur hafif ateşte pişirilir. Besinlerin taze olanlarının yenmesi çok önemlidir. Bilindiği gibi bir sebze veya meyve dalından koptuğu andan başlayarak vitamin, mineral ve diğer besin değerlerini yitirmektedir. Pişirilen yiyecekler de bekletildiklerinde besin kaybına uğrarlar. Yiyecekleri pişirmeden yediğimizde besin değerleri, pişirerek yediğimize oranla daha yüksektir. Bu da besleyici değerini arttırmaktadır. Besinleri az suyla, yada kendi suları ve yağlarıyla veya az yağ kullanarak pişirmek en iyisidir. Kendi suyu ve yağıyla pişen yemekler hem daha lezzetli hem daha besleyici olur.

YEMEK VE İÇMEK:

Çok sıcak ve çok soğuk yemeyiniz ve içmeyiniz. Beş saat geçmeden yemeyiniz, yemekten sonra 2 saat geçmeden su içmeyiniz.
Mide çalışırken, soğuk su içilirse midenin çalışmasını önler. Yemek, içmek sadece beslenmemiz için gerekli değildir. Bizim yaşamdan keyif almamızı da sağlar. Bu sebeple yemek saatlerimizi keyfe dönüştürmeliyiz. Hastalar genellikle kendilerini geriye çeker, aile ve akrabalarından uzak dururlar. Sürekli hastalıklarını düşünür, günlük sosyal aktivitelerden uzaklaşırlar. Oysa bu yanlıştır. Aileyle birlikte keyif içinde yemek yemek daha sağlıklıdır. Doktorlar engellemediği sürece sosyal yaşamdan uzaklaşmamak, normalde sürdürülen yaşama devam ettirmek en iyisidir. Ayrıca sofraların özenli ve güzel olması, sofraya getirilen yemeğin görünümü ve sunumuna da özen gösterilmesi çok önemlidir. Hastaların iştahının yerine gelmesi demek, onların yeniden yemek yiyebilmeleri ve kendilerini daha iyi hissetmeleri, dolayısıyla yaşam kalitelerinin artması demektir. İnsan bedeni için, az az ve sık sık yemek yemek daha sağlıklıdır. Ara öğünlerde taze meyveler tavsiye edilir. Yiyeceğimiz şeyler çeşitli ve besleyici olsun.
Devamlı acı yemeyiniz. Aşırısından kaçınınız.

HORMON:

Hormonlu gıdalardan sakınılmalıdır. Bilhassa seralarda yetişen hormonlu gıdalardan. Fıtri olmayan, sonradan yapılan bir müdahale ile yetiştirilen, çekirdeksiz meyve ve sebzeler kısırlık yapar.
Suni yemle beslenen hayvanları yemeyiniz.
Suni gübre ile yetişen bitkileri yemeyiniz.
Hormonlu gıdalar, kanseri daha çok tetikler.

RADYASYON:

Radyasyon ve radyasyonlu gıdalardan sakınılmalıdır. Radyasyondan dolayı dağlarda ağaçların bazıları kurumuştur. (Çernobil olayına dikkat) Röntgen çekimleri sık olmamalıdır. Yılda bir kez çekilen röntgenin de kanser yapacağı düşünülmemelidir. Ayrıca bilgisayardan, dijital saatlere ve cep telefonundan televizyona kadar pek çok alet radyasyon yaymakta ve biz de bunların etkisinde kalmaktayız. Televizyonu yakından seyretmek, cep telefonundan gerekmedikçe konuşmamak, bilgisayarların arkasında oturmaktan kaçınmak bizi az da olsa radyasyonun zararlı etkilerinden korur. Uzun süre bilgisayarda çalışanların çıplak ayakla çalışmaları yararlı olur. Devamlı röntgen ışınlarına maruz kalmayınız Ayrıca radyasyon etkisinde kaldığımız zaman yapılacak en iyi şey hemen duş almaktır.

KATILAŞTIRILMIŞ YAĞLAR (MARGARİNLER):

Sindirimi oldukça zordur. Kalp ve damar hastalıklarına yol açar. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme listesinde margarine yer yoktur.

Katılaştırılmış yağlar; yani eksi 40 – 50 derecede hidrojenle dondurulan bitkisel yağlar; 36 – 37 derece olan vücut sıcaklığında erimez.

Deneyiniz. Avuçlarınıza bir miktar tere yağı, bir miktar da margarin alınız. Acaba hangisi çabuk eriyecek, deneyiniz. Peygamberimiz; tereyağını tavsiye ediyor.

ÇAY VE KAHVE:

Çok çay ve kahve içmeyiniz. Çünkü çay ve kahve besinlerle alınan minareleri bağlayıp kana karışmasını engeller.

Bilhassa yemeklerden hemen sonra içilen çay ve kahve, demirin kana geçmesini engelleyerek kansızlığa sebep olur. Damar sertliği yapar.

Aşırısından kaçınınız. Aşırı siyah çay içmeyiniz, İçmek gerekirse birkaç damla limon damlatınız.
Çernobil olayını hiç bir zaman unutmayınız. Çayı demlerken, mutlaka soğuk su ile yıkayınız.
Tedbirli olmalıyız. Limon hayat kurtarır.

Şifalı bitkilerin çayını veya yeşil çayı tercih ediniz.

ALKOL VE ALKOLLÜ İÇECEKLER:

Alkol kullanmayınız. Çünkü çok tehlikeli hastalıklara sebep olduğu tıbben açıklanmıştır. Siroz hastalığı gibi.

KOLALI İÇECEKLER,
GAZOZ VE HAZIR MEYVE SULARI:

Kolalı içecekler, gazoz ve hazır meyve suları az içilmelidir. Çünkü kolalı içeceklerin içinde Asit düzenleyici sitrik asit (E330) vardır. Gazoz ve kolalarda asit fazla olduğundan, çocuklarda diş çürümelerine sebep olurlar. Zayıflamak isteyenlerin ve şeker hastalarının içmemesi gerekir. Susuzluğu gidermek için en iyisi, en güzeli, doğal memba sularıdır. Gazsız sodalar, şekersiz bitki ve meyve suları susuzluğu gidermek için idealdir.

SİGARA:

Sigara içmeyiniz. Kanser yaptığı, sayısız bilimsel çalışmayla tespit edilmiş olan sigara, bütün tehlikesine rağmen, bağımlıların vazgeçemediği bir zararlı alışkanlıktır. Sigara içen kişilerin, %100 kanser olma ihtimali kuvvetlidir. En iyisi, hiç başlamamak.

İÇME SULARI:

İçme suları ilaçsız olmalıdır. Doğal memba suları içiniz. Çünkü vücutta ortaya çıkan zararlı ve zehirli maddeleri temizleyip idrarla dışarı atmak için bol miktarda su içmeliyiz.
Kabızlığı önler. Tokluk hissi verir. Yağ depolanmasına engel olur. Böbrekleri çalıştırır. Günlük su ihtiyacımız 2 litre kadardır. Bitki ve meyve çayları ile doğal meyve suları susuzluğu gidermek için idealdir.

ZEMZEM SUYU:

– Açlığını gidermek için içen kişinin açlığını, susuzluğunu gidermek için içenin susuzluğunu giderir.
– Bol bol içmek çok faydalıdır.
– Tadı kendine has özeldir.
– İçilmesi sünnettir.
– Misafirlere ikram edilecek en güzel hediyedir.
– Dünyanın en içilebilir ve sağlıklı suyudur.
– Besleyici ve mineral bakımından zengindir.
– Cennet pınarlarındandır.
– Açları doyurandır.
– Mikrobik hastalıklara karşı etkili olan florürleri barındırır.
– İçinde hiçbir bakteri ve mikro organizma bulunmaz.
– Bedene kuvvet verir.
– Kalp krizine şifadır.
– Baş ağrısını giderir.
– Gözün görmesini ziyadeleştirir.
– Birçok hastalığın şifasıdır.
– Ne niyetle içilirse ona deva olan, her derde deva mübarek bir sudur.
– Zemzem gazlı bir içecektir. Karbonat litrede 366 mg’dır.
– Zemzem suyunda, Kalsiyum ve magnezyum tuzlarının oranının yüksek olması; yorgun insanları yüzlerine sürdükleri zaman ferahlatıyor.
– Zemzem suyunun mayalama özelliğinin de bulunduğu ortaya çıktı. Alman kimyacılar, Zemzem’in normal bir su ile karıştırıldığında baskın gelip bütününü Zemzem özelliğine çevirdiğini belirtiyorlar.
– Besleyicidir içinde bir çok mineral barındırmaktadır.
– Aluminyum, Bakır, Bikarbonat , Bromür, Çinko, Demir, Florürler, Hidroarsenat, Hidrofosfat, İyodür, Kalsiyum, Karbonat, Klor, Krom, Kükürt, Magnezyum, Mangan, Metaborik asidi, Metasilikat, Potasyum, Radon, Serbest karbondioksit, Serbest oksijen, Sodyum, Sülfat.
– Hangi niyet ve ne için içilirse ona göre netice verir.
– İçildiği an, duânın kabul edildiği andır.
– Bazı küçük günahlara keffaret sayılır.

OKSİJEN TEDAVİSİ VE BUHAR TATBİKATI:

Akciğere gelen kanın temizlenmesi için oksijen tedavisine ihtiyaç vardır. Normalde ormanlık bölgelerde yaşayan insanlar fıtri olarak oksijen tedavisini hiçbir tıbbi müdahale ihtiyaç duymaksızın elde etmektedirler. Büyük şehirlerde yaşayan insanların ise, fıtri oksijen tedavisini alabilmeleri mümkün değildir. Ancak, şifalı bazı bitkilerle yapılacak olan buhar tatbikatıyla bu mümkün olabilecektir. Çünkü akciğere gelen kirli kanın, alınacak bol oksijenle temizlenmesi mümkündür. Şöyle ki; oksijen kandaki karbon ile birleşince karbondioksit olarak dışarı atılır. Böylelikle hem kan temizlenmiş olur, hem de vücudun ısısı meydana gelir. Bu da gösteriyor ki; insan sağlığı açısından vücutta bulunan kanın mutlaka oksijen tedavisi ile temizlenmesi gerekmektedir.

GÜNEŞ IŞINLARI:

Sürekli güneş ışınlarına maruz kalmayınız. Özellikle son yıllarda ozon tabakasında meydana gelen deliğin büyümesi sonucu, güneşin zararlı ültraviyole ışıkları deriyi zedeleyerek kansere yol açmaktadır. Özellikle beyaz tenli, açık saç ve göz rengine sahip kişiler, esmerlere göre daha fazla risk altındadır. Derinin üst tabakasının hemen altında yer alan ve deriye rengini veren pigment dediğimiz kahverengi maddecikleri içeren hücreler, sarışınlarda esmerlere göre daha azdır. Aslında bu pigmentler güneş ışığının zararlı etkisini önleme görevini yaparlar. Bu sebeple esmerlerde deri kanseri daha az, sarışınlarda daha fazla görülür. Ancak bu pigmentlerin koruyucu etkisi de sınırlıdır. Bu sebeple, güneş ışığının uzun süre etkisinde kalanlarda, deri kanserleri geliştiği bilinmektedir. Ozon tabakası deliğinin büyük olduğu bölgeler (Avustralya gibi) daha fazla risk altındadır.
Güneş ışığının bu zararlı etkisinden korunmak için güneşte kalmamaya özen göstermeli özellikle saat 10-16 arası güneşten uzak durulmalı, güneşe çıkarken bedeni koruyan giysiler giyilmeli ve koruyucu faktörü yüksek güneş kremleri sürülmelidir. Ayrıca kozmik ışınlardan korununuz.

DENGELİ VE SAĞLIKLI BESLENME:

Ağız yolu ile alınan besinler, önce ağızda, sonra mide, on iki parmak ve ince bağırsakta bazı işlemlere tabi tutulduktan sonra emilerek kana geçmektedir. Kana geçen bu besinler, kanda bulunan alyuvarlar vasıtasıyla hücrelere ulaştırılmaktadır. Kan ve kan dolaşımının genel manada iki vazifesi vardır. Birinci vazifesi, hücrelerdeki tahribatı tamir etmek, ikinci vazifesi ise, ölen hücrelerin toplanarak vücudun temizlenmesidir. Kanın içinde bulunan alyuvarlar, akyuvarlar gibi diğer maddelerinde, kanda mutlaka dengeli bir şekilde bulunması gerekmektedir. Mesela: Kanda alyuvarın azalması halinde kan seviyesinin azalması, yani kansızlık demektir. Kan seviyesinin azalması da insan vücudunda bulunan hücrelerin beslenememesine sebep olur. Bunun için kan seviyesini arttıran gıda maddelerinin bol miktarda tüketilmesi gerekmektedir. Akyuvarlar, insan vücudunun askerleri gibidir. Azalınca vücut savunmasında yetersiz kalırlar. Haddinden fazla çoğalması halinde de kana geçen ve alyuvarlar vasıtasıyla hücrelere taşınacak olan besinleri kullanarak, hücrelerin yine besinsiz kalmalarına sebep olurlar. Böylece beslenemezler. Bu durumun ortaya çıkmaması ve vücut sağlığı açısından dengeli ve sağlıklık bir beslenme için bazı mineraller, vitaminler ve bitkisel besinlerin mutlaka alınması ve çokça tüketilmesi gerekmektedir.

LİFLİ BESİNLER BİR ÇOK HASTALIĞI ÖNLER
BİLHASSA KİST, TÜMÖR VE KANSER GİBİ:

Bir insanın ortalama günlük lif ihtiyacı 40 – 50 gram kadardır. 1 Dilim kepekli ekmekte 1.4 gram – Yarım bardak esmer pirinçte 1.0 gram – Yarım bardak bulgurda 0.9 gram – 1 bardak makarnada 1.1 gram – 1 orta elmada 3.5 gram – 3 orta kayısıda 1.8 gram – 1 orta muzda 2.4 gram – yarım greyfurtta 3.1 gram – 1 orta portakalda 0.8 gram – 1 orta armutta 1.9 gram – yarım bardak kuru fasulyede 7.3 gram – yarım bardak mercimekte 3.7 gram lif vardır.
Pişmiş sebzelerden yarım bardak bezelyede 3.6 gram – 1 orta patateste 2.5 gram – yarım bardak ıspanakta 2.1 gram – yarım bardak kabakta 1.8 gram lif bulunur.
1. Enerji değerleri sıfıra yakındır. Çünkü bağırsaklarda parçalanmazlar.
2. Suda dağılmazlar, suyu çekerler. Bu sayede doygunluk hissi verirler.
3. Bağırsakları çalıştırırlar ve kabızlığı önlerler.
4. Midede eriyen lifler tokluk hissi verirler ve midenin boşalmasını sağlayarak, kolesterolün düşmesine yardımcı olurlar.
5. Yağ ve şekerlerin emilmesini yavaşlatarak, yağ deposu olmayı azaltırlar.
6. Tüm zararlı maddeleri sürükleyerek, emilmelerini önlerler ve dışarı atılmasını sağlarlar. Bu sayede kanser yapıcı maddeleri engelleyerek, kanseri önlerler.

KÜFLENMİŞ GIDALAR:

Küflenmiş gıdalardan sakınmalıyız. Küflenmiş tahıl, yer fıstığı ve bakliyatla bedene giren bu maddelerin kanser yapıcı etkisi bilimsel çalışmalarla ispatlanmıştır. Bunun dışında bozulmuş ve küflenmiş her türlü yiyecekten uzak durmak sağlığımızı korumak açısından da önemlidir.

BEDENİNİZİN SESİNİ DİNLEYİN:

Beden, kendisine neyin gerekli olduğunu bilir ve isteklerini ve iştahı ona göre ayarlanır. Bu yüzden bedeninizin sesine kulak verin. Size ne gerekiyorsa o söyleyecektir. Kurallara aykırı bile olsa bazen hastanın iştahı ve istekleri doğrultusunda hazırlanan yemekler rahatsızlık vermediği gibi hastaya faydalı olur. Zaten zararlı olanı beden reddedecektir.

KİMYASAL TEMİZLİK MADDELERİ:

Çamaşırlar yıkanırken cildi tahriş eden deterjan kullanmayınız. Lavabolara atılan yuvarlak koku gidericiler aslında benzen maddesi içerirler. Bu maddelerin kokusunu uzun süre solumak lösemiye sebep olur.
Kullandığımız maddelerin içinde neler olduğuna dikkat etmek ve kansere yol açan maddelerden uzak durmak gerekir. Naftalin de bunlardan biridir. Giysilerimizi naftalinlerken tozunu solumamak, odayı ve giysileri iyice havalandırmak gerekir.

KİMYASAL BOYALAR VE CİLALAR:

Bazı boya ve cilaların çeşitli kanser türlerine sebep oldukları, bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Bu sebeple, boya ve cila yapılan ortamdan uzak durmak, boyanan mekânı iyice havalandırmak gerekir. Bazı mobilya cilalarının uzun süre koku salarak, sağlığa zararlı olduğu bilinmektedir. Bunlar sadece kanser değil başka hastalıklara da sebep olmaktadır. Ev dekorasyonunda ve mobilya cilasında bu tip maddeleri kullanmamak gerekir.

DİŞ SAĞLIĞI:

Ağızda çürük diş bulundurmayınız. Yemeklerden sonra, mutlaka dişlerinizi fırçalayınız. Lokmaları iyice çiğneyiniz. Sindirimin iyi olması için, iyi çiğnemek çok önemlidir. Halk arasında da söylendiği gibi iyi çiğnemek hazmın yarısıdır veya midenin dişi yoktur.

SÜT:

Süt şifalıdır. Bilhassa inek sütü anne sütüne en yakın süttür. Katkısız olmak şartıyla tavsiye edilir.
Çocukların büyümesi ve beyin faaliyetlerinin artmasına yardımcı olur.
Saç ve cilt güzelliğine katkıda bulunur. Kişiyi zinde tutar ve enerji verir.

TUZ:

Tuzu fazla kullanmak sakıncalıdır. Tuz 70 derde devadır, fazlası zarardır. Vasatı muhafaza etmek şarttır. Perhize dikkat etmeliyiz. Her şeyin normali, vasatı ve Sünnete uygun olanı iyidir. Günlük ihtiyaç bir tatlı kaşığı. Himaliya tuzunu tavsiye ediyoruz.

Himalaya Tuzu doğal ve etkili bir antihistaminiktir. Astım tedavisinde kullanılır.
Himalaya Tuzu vücutta sitresi azaltan bir öğedir.
Beyin hücrelerinden asit fazlasının çıkarılmasını sağlar.
Böbreklerdeki asitin temizlenmesini sağlar. Vücutta yeterli tuz olmazsa asitlik giderek artar.
Duygusal ve ruhsal sorunların tedavisinde kullanılır.(lityum)
Tuzlu su, doğal antioksidan görevlerini yapar ve vücudu zehirli atıklardan temizler.
Tuz, kanserden korunma ve kanser tedavisi için kullanılır.
Tuz, kas sıklığının ve gücünün korunmasını sağlar.
Düzensiz kalp ritmini dengeler, tansiyonu düzenler.
Uyku düzenini sağlar uykuyu düzenler. horlamayı önler.
Diyabetik tedavisinde gerekli bir öğedir.
Vücut hücrelerinde, hidroelektrik enerji üretimini sağlar.
Doğumdan ölüme kadar sinir hücrelerinde bilgi ve iletişimi sağlar.
Besinlerin bağırsaklarda emilimini sağlar.
Özellikle astım anfizem ve kistik fibröz vakalarında akciğerleri mukoz salgıdan ve yapışkan balgamdan korur.
Dil üzerine konan tuz geçmek bilmeyen kuru öksürüğü tedavi eder.
Boğazda balgam toplanmasını ve sinüs tukanıklığını giderir.
Gut ve guta bağlı artritin önlenmesini sağlar.
Uykuda ağızdan çıkan aşırı tükürük salgısına engel olur. Aşırı tükürük salgısı vücuttaki tuz yetersizliğinin göstergesidir
Kaslardaki krampların giderilmesini sağlar.
Osteoporoz, su ve tuz yetersizliği sonucudur.
Tuz kemik yapısının sağlamlığı için gereklidir.
Tuz, serotonin ve melatonin salgılanmasına neden olduğu için özgüvenimizi artırır ve kendinizi daha çok beğenmenizi sağlar.
Libidonun korunmasına yardımcı olur. (libido=insana yaşama gücü veren enerji)
Tuz çene sarkmasını önler.
Tuz bacaklarda ve uylukta damarların genişlemesine ve örümcek ağına benzer damar ağlarının oluşumuna engel olur.

Himalaya Kristal Tuzunda yaklaşık 84 mineral vardır. İnsanın vücudu bunların bir kısmına eser miktarda gereksinim duyar. Günümüz sofra tuzlarının içinden bu yararlı mineraller çıkarılır ve toz halinde kalması için, içine alüminyum silikat katılır. Alüminyumun sinir sistemi üzerinde toksik etkisi vardır. Alzheimer hastalığının başlıca sebeplerinden birisi bu alüminyumdur.

YUMURTA:

Fıtri ortamda beslenen tavuğun yumurtası tavsiye edilir. Doğada beslenen bir tavuk yumurtası (köy yumurtası) çiftliklerde yapay gübre ile beslenen tavukların yumurtası arasındaki tat farkını hepimiz biliriz.
Yumurta; büyüme, üreme, süt meydana gelişi, kandaki alyuvarların oluşumu ve vücudun kendi kendine tamirinde önemli rolü vardır.

YOĞURT:

Yoğurt; inek sütünden yapılanı tavsiye edilir. Bolca yenmelidir. Sindirim sistemini korur. Kabızlığı, mide ülserini önler. Mide ve bağırsakları zinde tutar. Doğal bir antibiyotiktir.


TATLANDIRICILAR:

Yüksek dozlarda alındığında sağlığa zararlıdır. Bazı tatlandırıcılar da tehlikeli hastalık yapıyor. Tatlandırıcılar iştah artırıyor. Tatlandırıcı kullanmak yerine şekersiz içmek denenmelidir. Şeker ihtiyacımızı da meyvelerden karşılamalıyız. Bilhassa şeker hastaları.

KİMYASAL MADDELER VE GIDA BOYALARI:

Kimyasal madde ve boyalar ile renklendirilmiş ve tatlandırılmış besinleri kullanmayınız.

ASBEST:

Güneydoğu Anadolu gibi bazı yörelerimizde toprakta bol miktarda asbest bulunur. Bu yörelerde asbestli toprakla evlerin sıvandığı çok görülür. Bu yüzden bu yörelerde asbestin yaptığı kanser ve tümörlere sık rastlanır. Ayrıca evlerimizde içinde asbest bulunan maddeleri kullanmamamız gerekir. Yanmayan bir madde olan asbest ile pek çok ev eşyası yapılmaktadır. Örneğin, ütü tahtaları bu maddeyi içeren bezle kaplanır. Bir süre sonra yıpranma ve eskime sonucu asbest kristalleri kopup etrafa yayılır yada ütülediğimiz giysilere yapışır. Soluma ve temasla bedenimize girerek kansere yol açar. Aynı şekilde, asbestli ızgaralar da kullanılmamalıdır.

BESİNLERİN TAZELİĞİ:

Son kullanma tarihi geçmiş yiyecekler, paketleri ve kutuları zedelenmiş, paslanmış, üzeri bombeleşmiş konserveler, rengi ve kokusu değişmiş yiyecekler, faydadan çok zarar verir.
Besinlerin paketlenmesi ve saklanmasında, çevre ve insan sağlığına özen gösteren uygulamalara dikkat etmek gerekir.

ÇOK ÖNEMLİ TAVSİYELER

1. Tozlu yerde çalışmayınız. Çevre kirliliği olan yerlerden uzak durunuz.
Çam havasını tercih ediniz.
2. Aşırı derecede yorulmayınız. Dinlenerek çalışınız.
Sağlığımızı koruyamazsak, çalışamayız.
3. Zorunlu olmadıkça ağrı kesici dahil, ilaç kullanmayınız.
Doğalını tercih ediniz.
4. Rasgele kan aldırmayınız. Usulüne göre olursa faydalıdır.
Sünnete uygun olursa, daha güzel olur.
5. Siğilleri kesmeyiniz. ( Mantar, ben, kist, tümör, nasır v.s. )
6. Vücuttaki benler üzerine gelişi güzel şeyler sürmeyiniz.
Bazı bitkisel uçucu yağlar kullanılabilir.
7. Az yiyiniz. Yemekten sonra hemen uyumayınız.
Yatmadan önce de yemek yemeyiniz. Şişmanlıktan kaçınınız.
8. Bol sebze ve meyve yiyiniz.
9. Kanserojen madde olan E330 gibi
katkı maddelerinden kendinizi koruyunuz.
10. Sigara ve alkol içmeyiniz.
11. Sevdiğiniz bir işi yapınız, veyahut çalışınız.
12. Kendinize devamlı bir meşguliyet bulunuz.
13. Kitap okuyunuz, spor yapınız.
14. İnsanlara yardım ediniz.
15. Temiz havalı yerlerde yürüyüş yapınız.
16. Maneviyatınızı ve moralinizi yüksek tutunuz.
17. Moralinizi bozmayınız. Gülümseyiniz. Stresten uzak durunuz.
18. Antioksidan kanserle savaşan gıdalar:

KANSER SAVAŞÇILARI

Adaçayı, ananas, avakado, bal, bezelye, biber, biberiye, brokoli, çilek, dereotu, domates, fasulye, fındık, fıstık, greyfurt, hardal unu, havuç, kırmızı lahana, ısırgan otu, ıspanak, incir, kara lahana, kara üzüm, karabiber, karadut, karanfil, karnabahar, kayısı, kekik, keten tohumu, kırmızı üzüm, kızılcık, kimyon, kiraz kuş üzümü, kuşkonmaz, lahana, limon, mandalina, mürdüm eriği, nohut, pancar, patates nişastası ve elde edilen sıvısında, pazı, pırasa, pirinç, portakal, sarımsak; soğan, soya fasulyesi unu, soya filizi, susam yağı, şalgam, şeftali, tahıllar, taze fasulye, turp, üzüm çekirdeği özünde, vişne, yeşil çay, yeşil lahana, yulaf, zerdeçal, zeytin yaprağı, zeytinyağı.

ÇOK MÜHİM BİR AÇIKLAMA:

Vücudunda kist, tümör, ur, kitle, olan hastalar, 19k Gıda Maddelerini Kullanabilirler.

DAHA GENİŞ BİLGİ İÇİN ARAYINIZ:
YETKİLİ KİŞİ: YUSUF SAİT ŞENGÖZ
İŞ YERİ TELEFONU: 0 274 412 25 84
İŞ YERİ FAKSI : 0 274 412 81 31
CEP TELEFONU : o 542 374 22 92
http://www.19kkanser.comhttp://www.19kpazarlama.com

Yorum bırakın